HBO’nun rekorlar kıran dizisi Taht Oyunları’nın Örümcek’i Lord Varys hiçbir zaman Demir Taht için bir aday olamadı. Örümcek lakabının bir diğer sahibi Julian Alvarez ise Messi-Ronaldo sonrası kendine yeni bir kral arayan futbol dünyasında taht için en güçlü adaylardan.
2020’li yılların ikinci yarısına girerken, sporda da yüzler değişiyor. Teniste büyük üçlünün yerini Sinner-Alcaraz rekabeti alırken; NBA’de Curry, Durant, LeBron gibi bu yüzyıla damgasını vurmuş isimlerin emekliliğine gün geçtikçe yaklaşıyoruz. Futbol ise bu değişimden en çok payını alan sporların başında geliyor. Futbol tahtının yeni sahibi aranıyor. Bu taht mücadelesi meşhur dizideki gibi savaş meydanlarında ejderhalar ve askerler ile değil, yeni jenerasyon futbolcuların yeşil sahalardaki performansı ile olacak.
George R.R. Martin’in yazdığı Buz ve Ateşin Şarkısı adlı eserin dizi uyarlaması olan Taht Oyunları, uzun yıllar boyunca bizi ekrana kilitledi. Finaliyle hayal kırıklığı olarak kabul edilen dizi, pek çok karakteri ve Demir Taht adayını bize izletti. Dizinin Örümcek’i Lord Varys planlarını her zaman sessiz ve derinden ilerleyerek yaptı fakat taht oyunlarında ilerleyemedi. Yeşil sahaların Örümcek’i Julian Alvarez ise futboldaki taht oyunlarının sessiz değil, önemli adaylarından bir tanesi.
Tahtın Eski Sahipleri

Spor tarihinin en büyük isimlerinden Lionel Messi ve Cristiano Ronaldo’nun Avrupa futboluna veda etmesi ile “Futbolun tahtına kim çıkacak?” sorusunun cevabı çokça merak ediliyor. Üstelik sadece bu ikili değil, uzun yıllar boyunca bu iki ismin arkasından andığımız; Ballon D’or’un 2022 kazananı Karim Benzema, Neymar ve Luis Suarez Avrupa dışına çıkmışken Robert Lewandowski de büyük olasılıkla Barcelona kariyerinin son sezonunu geçiriyor. “Futbol bu isimlerden sonra uzun süre Haaland ve Mbappe rekabeti üzerinden şekillenecek” düşüncesi revaçtayken spor yine kendi ikonlarını yaratmayı başardı. Taht sadece bu iki isim arasında paylaşılmayacaktı…
Örümcek Avrupa’da

La Araña yani Örümcek lakaplı Julian Alvarez, Güney Amerika devi River Plate’ten sonra dönemin en iyi takımı olan Pep Guardiola’nın Manchester City’sine transfer olduğunda 22 yaşındaydı. Ona ‘Örümcek’ lakabı 122 maçta 54 gol ve 31 asist yapıp, Libertadores dahil 6 kupa kazandırdığı Arjantinli taraftarlar tarafından değil, 4-5 yaşlarındayken abisi ve beraber oynadığı arkadaşları tarafından verilmiş. Büyüdüğü kasabada ‘La Araña’ olarak hızlıca benimsenmiş Julian, öyle ki kendisine ismiyle seslenildiğinde bakmıyormuş. Bu adın ona takılma sebebi de tabii ki futbol. Arjantinli yıldız, kısa boyuna rağmen o kadar hızlıymış ki izleyenlere sahada birkaç bacağı var gibi hissettirmiş. Örümcek, River Plate ile başarılara doyduktan sonra artık tanıdık olmadığı bir futbol dünyasına gelmişti. Manchester City tarihinin en ikonik isimlerinden olan Arjantinli golcü Sergio Agüero 2021 yazında kulüpten ayrılırken ülkenin yeni yıldızı Julian Alvarez, Manchester’ın mavi yakasına 2022 yazında katılmıştı. ‘Yeni Agüero’ olarak İngiltere’de heyecanla beklenen Alvarez’in yanı sıra kulüp aynı sezonda taht oyunlarının bir diğer kral adayı olan Erling Haaland’ı da 75 milyon euro karşılığında kadrosuna kattı. Halbuki Game of Thrones bize bir ailede iki kral adayı varken neler yaşanabileceğini göstermişti…
Adeta bir makine gibi işleyen takımlara sonradan dahil olmak, bir futbolcu için alışması en zor durumlardan biridir. Guardiola’nın City’sine, üstelik tüm gözlerin Norveçli golcü Erling Haaland’ın üstünde olduğu 2022/23 sezonunda katılan Örümcek için ilk sene zorlayıcı oldu. İspanyol teknik direktörün formasyonlarında sahada Haaland’ın biraz daha arkasında konumlanan Alvarez, Şampiyonlar Ligi’nde hiçbir hedef maça ilk 11’de başlamazken, ligde de sadece 13 kere ilk 11 başlayabildi.
Alvarez takımına adapte olmaya çalışırken, tarihte ilk kez kışın oynanacak olan Dünya Kupası; Arjantinli yıldızın zorlu geçen sezonunu hiç unutamayacağı bir seneye çevirecekti. 2022 Dünya Kupası’na oldukça formda gelen Scaloni’nin Arjantin’i, ilk maçta Suudi Arabistan’a karşı şok bir şekilde 2-1 yenilmiş ve turnuvaya eleştiri yağmuruna tutularak başlamıştı. Grubun ikinci maçında ise Meksika’ya karşı oldukça zorlanan Arjantin, futbolun ‘One True King’i (Tek Gerçek Kral) Lionel Messi’nin 64.dakikada mucize eseri yarattığı bir golle açılışı yapmış ve sonrasında maçı 2-0 kazanmıştı. Takımda işlerin iyi gitmediğini gören ve çözüm arayan Scaloni, ilk 11’de bir değişikliğe gitti. Grubun üçüncü maçında, ilk iki maça 11’de başlayan Inter’in yıldızı Lautaro Martinez’in yerine Julian Alvarez’i monte eden teknik direktör, Polonya’yı Mac Allister ve Alvarez’in golleriyle 2-0 mağlup etti. İleri hatta muazzam bir uyum gösteren Kral ve Örümcek, turnuvanın diğer maçlarında da beraber oynadılar. Yarı finalde Hırvatistan’a karşı 2 gol kaydeden Julian Alvarez, Arjantin’in Dünya Kupası zaferine toplam 4 gol ile katkı sağladı. Julian Alvarez bu turnuvadan sonra artık Avrupalı futbolseverler tarafından başka bir gözle izlenecek ve beklentiler de ona göre artacaktı.
2022/23 kulüp sezonuna döndüğümüzde Alvarez için kupalar bitmemişti. Tarihinde ilk defa Şampiyonlar Ligi’ni kazanan İngiliz ekibi, sezonu üç kupa ile taçlandırmıştı. Grup etabından sonra hiçbir maça ilk 11 başlamayan Örümcek, 3 kupalı sezonu toplamda 17 gol 4 asist ile tamamlamıştı. 2023/24 sezonunda süresi artan Alvarez, tüm kulvarlarda 39 maça ilk 11’de başlamıştı. Arjantinli golcü, Premier Lig’de süresi artmasına rağmen Şampiyonlar Ligi arenasında Guardiola’nın gözüne yine giremedi ve 10 maçın sadece ikisine (Kızılyıldız ve Kopenhag) 11’de başlayabildi.
Yeni Yolculuk

Taht Oyunları’nın bir parçası olmak isteyen Julian Alvarez, dizinin Örümcek’i Lord Varys’in de yaptığı gibi bir yolculuğa çıkma kararı aldı. Fakat Avrupa’da pek fazla seçenek yoktu. ‘Kral’ın Takımı’ Real Madrid, Mbappe ve Vinicius’a sahipti. Paris’teki Demir Taht’tan Mbappe’yi indiren Luis Enrique’nin PSG’si tahta yeni bir aday aramıyordu. Mali sorunlarla boğuşan Barcelona’nın ise hem bütçesi yoktu hem de takım, Lamine Yamal’ın takımı haline gelmeye başlamıştı. Alvarez kendisini gösterebileceği yer olarak vatandaşı Diego Simeone’nin 14 yıldır yönettiği Atletico Madrid’i seçti. Atleti, her zaman kendi hücum liderlerini parlatmış bir takımdı. Pandemi döneminde gelen şampiyonluğun ardından başarısız sezonlar geçiren ve tahtın Alvarez’den önceki varisi olan Joao Felix ile yolları ayıran Atletico Madrid de kurtarıcısını Alvarez olarak gördü. Geçtiğimiz sezonda Atletico ile 44 kez ilk 11’de oynayan Alvarez, sezonu 29 gol 7 asist ile bitirdi. Madrid sezonu yine kupasız tamamladı ama takımın yeni kralı belli olmuştu. Alvarez, Simeone’nin 4-4-2’sinde ileri uçta kimi zaman Sörloth, kimi zaman da Griezmann ile partner oldu. Sıkışan maçların belli kısımlarında sol kenara da geçen Alvarez komple bir hücumcu. İyi bir bitirici; açık alanda topla gidebilen, birebirde kuvvetli bir oyuncu. Bağlantı oyununda gayet iyi işler çıkarabilirken, frikiklerini de yetenek setine ekledi. Fakat Alvarez’i asıl en üste çıkaracak olan, takım savunmasına ve presine yaptığı katkı. Son düdüğe kadar olan mücadelesi ve disiplini ile Atleti’nin yeni generali olan bu genç varis, arkasındaki 10 oyuncuya da örnek oluyor. Griezmann ve Koke’nin sık sık yedek kaldığı takımda saha içi liderliğine de yerleşen Alvarez herkes kadar koşuyor, herkes kadar mücadele ediyor.
Julian Alvarez henüz 25 yaşında olmasına rağmen evindeki madalya dolabını bir hayli doldurdu. Fakat şu anki tüm taht adayları gibi onun da kariyerinde unutmak istediği anlar var. Geçtiğimiz sezon Şampiyonlar Ligi son 16 turunda Real Madrid’e karşı penaltılarda topa iki kez dokunarak kural ihlali yapan Alvarez, takımını çeyrek finalden etmişti. Fakat her kral adayı tahta bazı mücadeleleri kaybetmiş olarak çıkacak. Onları tahtta kalıcı kılacak şey ise psikolojik olarak ne kadar dayanıklı oldukları.
Alvarez saha içi performans, karizma ve sürükleyebileceği bir takım dahil her şeye sahip…
Lamine Yamal, Kylian Mbappe, Vinicius Jr, Erling Haaland, Bukayo Saka, Julian Alvarez ve diğerleri… Futbol bir daha Messi ve Ronaldo kadar uzun süre tahtta kalan bir isim görür mü bilinmez ama bu taht savaşlarının sonu daha güzel biten bir sekiz sezon olacağını biliyoruz. Belki de bu kez Demir Taht’a oturan kişi, Örümcek olur.

Bir yanıt yazın