,

Hayallerinizin Oyuncusu: Herschel Walker

Defalarca yaklaştığı Super Bowl zaferine bir türlü ulaşamayan Minnesota Vikings, 1989’da NFL’in en iyi oyuncularından Herschel Walker’ı kadrosuna kattı. Ancak bu hamle, yıllar içinde Amerikan spor tarihinin en trajikomik takaslarından biri olarak anılacaktı.

En büyük hayalinizin gerçekleşmesi için nelerden vazgeçerdiniz? Arkadaşlarınız bir gece yarısı bu soruyu sorduğunda, gecenin geri kalanında alay konusu olmamak için söylediğiniz o şeyden bahsetmiyorum. Ben, sadece arkadaşlarınıza değil, kendinize bile itiraf etmekten çekindiğiniz hayalinizden söz ediyorum. Geceleri aklınıza düştüğünde, “uykumu böyle çocukça, imkânsız hayaller için feda edemem” diyerek zihninizin en kuytu köşesindeki odaya kilitlediğiniz o hayalden.

1989 yılında bir Amerikan futbolu takımında, işte o odanın kilidi kırıldı. Bir Super Bowl kazanma hayali, Minnesota Vikings’in uykularını kaçırıyordu. Ligin modern tarihi olarak kabul edilen Super Bowl döneminin en güçlü ekiplerinden biriydiler. İlk on bir Super Bowl’un dördünde sahne almış, dördünü de kaybederek Lombardi Kupası’nı rakiplerinin kaldırmasını izlemekle yetinmişlerdi. Ancak 1989’a gelindiğinde o parlak günler çok geride kalmış, dikiz aynasında giderek küçülmüştü. Son Super Bowl maceralarının üzerinden on iki yıl geçmişti. Son iki sezonda play-off’lara kalmayı başarsalar da, her iki seferde de Super Bowl yolunda birileri onlara çelme takmıştı. Üstelik Vikings’i eleyen o iki takımın da kaderi aynıydı: İkisi de Super Bowl’a gitmiş ve Lombardi Kupası’nı müzesine götürmeyi başarmıştı.

Takımın genel menajeri Mike Lynn önce elindeki kadroya, sonra son yıllarda Super Bowl kazanan diğer takımlara baktı. Aradaki en büyük farkın running back pozisyonu olduğuna karar verdi. Evet, quarterback rotasyonları tamamen birbirine girmişti, elendikleri son play-off maçında koç Jerry Burns üç ayrı ismi orada denemişti ve quarterback tüm Amerikan sporlarındaki en önemli pozisyondu. Fakat Lynn’in kararı kesindi. Şansına, tam aradığı adamı bulmuştu; hem de oyuncunun takımı da oyuncuyu göndermek istiyordu.

Dallas Cowboys, ligin en kötü takımlarından biriydi. 1971 ve 1977’de Super Bowl kazanan, Vikings’i dört play-off maçının üçünde yenen, birinde de NFL tarihinin orijinal Hail Mary’sini kaydeden takımdan eser yoktu. 1988 sezonunda on altı maçın üçünü kazanmış, 89 sezonunda da ilk beş maçlarını kaybetmişlerdi. Takımın yeni koçu Jimmy Johnson, asistanlarıyla düzenli olarak çıktığı koşulardan birinde takımı düzeltmek için planını açıkladı: 

“Bu işi düzeltmenin tek yolu var. Herschel Walker’ı takaslamalıyız.”

Herschel Walker, yalnızca takımın değil, ligin de en iyi oyuncularından biriydi. Üst üste iki yıldır Pro Bowl’a seçilmiş, hatta geçtiğimiz sezonun sonunda bir MVP oyu bile almıştı. 1988 sezonunda 1.514 yard koşarak bu alanda ligi ikinci sırada tamamlamış, buna ek olarak pas oyunlarından 505 yard daha üretmişti. Böylece yerden 1.500, havadan 500 yard barajını aşan iki running back’ten biri olmuştu. Walker, berbat bir Cowboys kadrosunda parlayan tek yıldızdı. Ancak koçu, onu takımdan gönderme kararı almıştı. Johnson’a göre içine düştükleri çukurdan çıkmanın yolu tırmanmak değil, daha da derine kazmaktı. Yıllar sonra verdiği bir röportajda bu kararı şöyle savunacaktı:

“Bu takımı sadece kendi draft seçim haklarımızla toparlayamazdık. Çok ama çok daha fazla seçim hakkına ihtiyacımız vardı.”

Aslında Dallas, Cleveland Browns’tan istediği teklifi almıştı ama Jimmy Johnson daha fazlasını istiyordu. Sezon başlamadan önce Minnesota genel menajeri Mike Lynn, Johnson’la konuşmuş; Walker’la ilgilendiklerini söylemişti. Johnson, Lynn’i aradı. Walker’ı Cleveland’a yollamak üzereydi ama Minnesota daha iyi bir teklif yaparsa fikri değişebilirdi. 12 Ekim 1989 akşamı iki taraf bir anlaşma üzerinde el sıkıştı. Herschel Walker Minnesota yolunu tutacak, karşılığında ise Cowboys beş oyuncu ve üç seçim hakkı alacaktı. Herkes Minnesota’nın harika bir hamle yaptığını, Dallas’ın adeta dolandırıldığını konuşuyordu. Ancak her şey göründüğü gibi değildi.

Jimmy Johnson, anlaşmaya birkaç kritik madde eklemişti. Buna göre, Dallas’a giden beş oyuncudan herhangi biri 1 Şubat 1990’dan önce takımdan ayrılırsa, Minnesota ek draft haklarını Dallas’a devredecekti. Johnson’ın planı son derece açıktı: takasta gelen oyuncuların hiçbirine gerçekten ihtiyacı yoktu. Asıl hedefi, o maddeler sayesinde elde edeceği seçim haklarıydı. Kısa süre içinde oyunculardan birini başka bir takıma gönderdi, birinin de sözleşmesini feshetti. Böylece Dallas’ın Walker karşılığında aldığı paket, kısa zamanda üç oyuncu ve sekiz draft seçimine dönüştü. Dahası, bu seçimlerin üçü birinci, üçü de ikinci turdaydı. Önümüzdeki üç sezon boyunca Minnesota Vikings’in üst sıra seçim hakları doğrudan Teksas’a gidecekti. Johnson bu anlaşmadan o kadar memnundu ki, Herschel Walker takası öğrenip Minnesota’ya taşınmayı reddettiğinde bile oyuncuya 1,25 milyon dolarlık “ayrılık bonusu” teklif etmekten çekinmedi.

Vikings koçu Jerry Burns, birkaç gün önce takıma katılan yeni yıldızını sisteme alışana kadar fazla zorlamak istemiyordu. Ancak Herschel Walker, takımla yalnızca iki antrenmana çıkmasına rağmen kendini kanıtlamaya kararlıydı. Burns, Walker’ın mor formayla sahaya çıktığı ilk maçta topu eline aldığı an neler yapabildiğini görünce tüm maç planını çöpe attı. Aradıkları süperstarı bulduklarından emindi. Walker, onları Super Bowl’a taşıyacak isimdi. Vikings hücumu maç boyunca Walker’a yaslandı ve yıldız oyuncu sadece koşu oyunlarından 148 yard kazandı. Minnesota, kendi sahasında Green Bay Packers’ı 26-14 mağlup ederek altıncı maçında dördüncü galibiyetini aldı. Minnesota’da işler şimdilik yolunda görünüyordu.

Ancak sezonda oynanması gereken on maç daha vardı. Green Bay maçı sona ererken saat 12’yi vurmuştu ama kimse çanları duymamıştı. Son iki sezon Pro Bowl’a seçilmiş, yeni takımıyla ilk maçında da dikkatleri üzerine çekmiş olan Herschel Walker, sezonun kalanında balkabağına dönüşmüştü. İlk maçında 148 yard koşan Walker, sezonun son dört maçında toplam 150 yard koştu. Vikings on galibiyetle play-off’lara kalsa da, Divisional Round’da önceki sezon onları eleyen San Francisco 49ers takımına tekrar takıldı. O 49ers takımı ise, önceki sezon olduğu gibi Super Bowl’a gidecek ve yine kazanacak, dördüncü kez şampiyon olacaktı.

Walker–Vikings birlikteliği yalnızca iki yıl daha sürdü. 1990 sezonu, adeta 1989’un bir tekrarı gibiydi. Walker’ın istatistikleri, onun lig ortalamasının altında bir running back seviyesinde olduğunu gösteriyordu. 1991 yılı Walker açısından biraz daha iyi geçti ancak bu performans takımı üst seviyeye taşımaya yetmedi. Artık Pro Bowl seçimleri, MVP oyları ve Herschel Walker ismi yalnızca geçmiş zamanla anılıyordu. Vikings, iki sezonda toplam 16 galibiyet alabilmiş ve play-off’lardan tamamen uzak kalmıştı. 1992 sezonu başlamadan önce kulüp, Herschel Walker’la yollarını ayırdığını duyurdu. Super Bowl hayalleri ise, ne zaman geleceği bilinmeyen bir başka bahara ertelendi.

89’da Walker’ı takasladıktan sonra sezonu on altı maçta tek galibiyetle tamamlayan Cowboys bir trene atladı ve Vikings’in gitmek istediği durağa doğru hızla yol almaya başladı. Vikings’den gelen draft haklarıyla takıma kattıkları oyunculardan üçü, Walker’ın bir daha hiç başaramayacağı bir şey başardı ve Pro Bowl’a seçildi. Bunlardan biri, Darren Woodson, bu başarıyı tam beş kez gösterdi. Emmitt Smith ise tam sekiz kez bu onura erişti. Hatta burada da durmadı, 1993’te lig MVP’si ödülünü de kazandı. Ödül ve başarı dolu kariyerinin üstünü ise en değerli taşlarla süsledi: Tam üç Super Bowl galibiyeti. Dallas Cowboys, Vikings’den aldığı draft haklarıyla NFL tarihinin en dominant takımlarından birini kurmuştu. Vikings’in rüyalarına giren başarılar, Cowboys için artık standart haline gelmişti. Ancak talihin bu hikayeyi burada bitirdiğini sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. İki nokta, bu takasın trajikliğine komediyi ekleyecekti.

Cowboys’un, Vikings’ten aldığı seçim haklarıyla draft ettiği en iyi oyuncu Emmitt Smith, yalnızca ligin en iyilerinden biri değil, aynı zamanda bir MVP olmuştu. Üstelik Smith de tıpkı Herschel Walker gibi bir running back’ti. Kariyeri sona erdiğinde 4.409 yard ile NFL tarihinin en çok koşan oyuncusu olarak adını zirveye yazdıracak, ikinci sıradakine neredeyse 600 yard fark atacaktı. Play-off istatistiklerine baktığınızda da yine NFL tarihinin tepesinde Emmitt Smith adını görürsünüz. Minnesota Vikings, takımın kaderini değiştirecek bir süperstar running back peşindeyken, karşılığında verdiği haklarla belki de NFL tarihinin en iyi running back’ini Dallas Cowboys’a armağan etmişti.

Gerçek hayatta yaşanan birçok hikayede bariz bir kazanan ve bariz bir kaybeden olmaz. Genelde siyah-beyaza değil, grinin farklı tonlarına çalar bir madalyonun iki yüzü. Ama bazen, kader bir hikayeyi kimin kazandığını ve kimin kaybettiğini altını çize çize haykırmak ister. 1996 yılında, Cowboys ve Vikings play-off’larda karşı karşıya geldiler. Mücadele adeta başlamadan bitti, devre arasında skor 30-0 Cowboys lehineydi. Maçın son çeyreğinde, as oyuncularını daha yormak istemeyen Cowboys, yedeklerini oyuna sürdü. Dallas Cowboys’ta Emmitt Smith’in yerine oyuna giren yedek running back, 34 numaralı formasıyla Herschel Walker’dı.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir