,

EuroBasket’e Ön Bakış

Basketbol gurmelerinin gözünün nuru, EuroBasket geldi çattı. Artık basketbol açlığımızı U16 veya U20 turnuvalarıyla bastırmak zorunda kalmayacağız. Turnuva heyecanını havada koklayabildiğimiz günlere gelmişken, hazırlık dönemi başta olmak üzere son gelişmelere bir göz atalım.

Ne bir NBA, ne bir lig, ne bir Avrupa maçı… Basketbolsuzluktan kurumuş seyircilere çölde bir vaha gibi yetişti EuroBasket. Ben de turnuva başlamadan önce, ekiplerin hazırlık dönemi maçlarına bir göz atmak istedim.

Öncelikle şu dipnotları geçmek zorundayım; birazdan bahsedeceğim maçlar hazırlık maçlarıydı. Her takım aynı sayıda hazırlık maçı yapmadı, karşılaşılan rakipler ve bu rakiplerin kuvvetleri de farklıydı. Yine de maçlardan bazı istatistikler benim ilgimi çekti.

İyilerden başlayalım. Sırbistan, hazırlık maçlarında neden favorilerden biri olduğunu tekrar gösterdi. Oynadıkları yedi maçın tamamını kazandılar, bunu yaparken ortalama 101,9 sayı kaydederek turnuvaya katılacak 24 takım içinde en iyi dereceye imza attılar. Sırbistan hariç üç haneli sayı ortalaması yakalayan tek takım, tam 100 sayı ortalamayla dörtte dört yapan Finlandiya oldu. Hazırlık dönemini namağlup kapatan üçüncü ve son ekip ise maç başına yalnızca 80 sayı kaydederken potasında sadece 71,8 sayı gören Fransa oldu.

İyiler ve Finlandiya demişken, parantez açmamız gereken bir detay var: Lauri Markkanen. Fin forvet, turnuvaya çok başka bir seviyede geliyor. Finlandiya’nın son hazırlık maçında 17 dakikada çok etkileyici gözükmese de ilk üç karşılaşmada 40,3 sayı ve 8,3 ribaundluk akıl almaz ortalamalar yakaladı. Son maçtaki 6 sayısını da dahil edecek olursak ortalaması 31,8 oluyor. Kendisinin özellikle Avrupa arenasında nasıl bir silah olduğunu biliyorduk ama hayal kırıklığı yaratan bir NBA sezonundan sonra bu turnuvaya çok hazır geldiği ortada. Gruptan çıkmamız durumunda muhtemel rakiplerimizden birinin Finlandiya olacağı düşünülünce, grup aşamasında dikkatle izlenmesi gereken bir isim Markkanen.

İşin savunma tarafında maç başına ortalama yenen sayıda Fransa’nın üst düzey performansını bile geride bırakan bir takım vardı. Birinci sırada yer alan Portekiz, 69,5 sayı ortalamayla sürpriz bir performansa imza attı. Ne var ki Portekiz’in oynadığı takımlara bakınca bunun nedeni anlaşılıyor. Çıktığı dört hazırlık maçını İspanya, İzlanda, İsveç ve İspanya B takımıyla oynayan Portekiz, ilginçtir ki bu maçların üçünü kazanıp yalnızca İspanya’nın B takımına yenildi. Portekiz bir tarafa, hazırlık döneminde potasını rakiplere en iyi kapatan takımlar, turnuvada birçoklarınca favori gösteren ekipler oldular: İtalya ve Sırbistan 73,4 sayı ile üçüncülüğü paylaşırken, onları sırasıyla Yunanistan, Litvanya, İsrail, Finlandiya ve 79 sayı ortalamayla Türkiye izledi. Geri kalan 15 takım ise potasında maç başı en az 82,3 sayı gördü.

Aslında hücumuyla öne çıkan takımlar, genel toplamda da en iyi takımlar olarak gözüktüler. Sırbistan, Finlandiya ve Litvanya maçlarını ortalama çift haneli farklarla kazandılar. Litvanya ortalamada yediğinden 14,4 sayı fazla atarken, Finlandiya 22,3, Sırbistan ise 28,4 sayıyla adeta yenilmez gözüktü. Sırasıyla İsrail, Fransa, İtalya, Almanya, Portekiz ve Türkiye hazırlık aşamasında yediğinden çok atmayı başaran takımlar oldular. Millilerimiz, beş maçta rakiplerinden beş sayı fazla kaydederek sınırın pozitif kısmında kalmayı başaran son takım oldu. Yunanistan ise 7 maçta 524 sayı atıp 524 sayı yiyerek bu istatistiğin tam orijin noktası olmayı başardı.

Fark etmiş olabileceğiniz üzere “en iyi takımlar” derken, okumayı beklediğiniz bazı takımları saymadım. Örneğin A Grubu’nda Türkiye’nin rakibi olan, grubun ev sahibi Letonya için hazırlık dönemi çok iyi geçmedi. Beş maçın üçünü kaybeden, maç başına 89,8 sayı kaydetse de 92 sayı yiyen Letonlar, aslında biraz da fikstürün kurbanı oldu diyebiliriz. Zira hazırlık maçlarını turnuvanın iyi takımlarıyla yaptılar: İtalya, Litvanya, Slovenya, Yunanistan ve tekrar İtalya. Hazırlık döneminin asıl şoku ise İspanya oldu. Hem Almanlara hem de komşuları Fransızlara ikişer kez, diğer komşuları Portekiz’e ise bir kez yenilen İspanyollar, yalnızca Çekya’ya karşı bir galibiyet alabildiler. Son EuroBasket şampiyonu, turnuvaya pek formda geliyor denemez.

O İspanya’yı mağlup eden Portekiz, aynı anda hem tarih yazdı hem de çok garip bir şey başardı. Portekiz, tarihinde ilk kez komşusunu basketbolda alt etti, bu her ne kadar bir hazırlık maçında olsa da. Bu maçtan iki gün sonra aynı Portekiz, İspanya’nın B takımıyla da bir maç yaptı ve kaybetti. Hatta İspanya B takımı, gidip Çekya’yla yaptığı maçı da kazandı. Bu hazırlık maçlarının sonunda aynı iki rakiple karşılaşan İspanya A takımı bir galibiyet, bir mağlubiyet alırken; İspanya B takımı iki maçı kayıpsız geçmeyi başardı.

Turnuvanın favorilerinden bahsederken Almanya’dan konuşmamak olmaz. Hazırlık dönemi istatistikleri çok dominant gözükmese de maçlarını hep güçlü ekiplere karşı (ikişer kez Slovenya ve İspanya, üstüne Türkiye ve Sırbistan) oynadıklarını not etmek gerek. Bu beş maçta yalnızca Sırbistan’a yenilmiş olmaları, turnuvaya gelirken ne kadar formda olduklarını gözler önüne seriyor. Benzer şekilde, hazırlık dönemini yedi maçta tek mağlubiyetle kapatan Litvanya da bu mağlubiyeti Türkiye karşısında aldı. Bu iki takım için B Grubu’nun en büyük iki liderlik adayı demekte bir beis görmüyorum. Bir üst tura çıkmamız durumunda bu gruptan bir takımla eşleşeceğimiz düşünülürse, iki takımın performansı da bizim için önemli olabilir.

Bu hazırlık dönemi enteresan bir istatistiği de ortaya çıkardı: EuroBasket takımları, hazırlık döneminde kazandıklarından çok maç kaybettiler. Turnuvaya katılan ekiplerin çoğu birbirleriyle maçlar yaparken, turnuva dışı ekiplerle maç yapan takımlar bu dört maçın yalnızca birini kazanabildi: Polonya Senegal’e, Çekya ve Portekiz İspanya B takımına yenilirken; İtalya Arjantin’i 84-72 ile geçmeyi başardı.

Kaybetmekten bahsederken, gelelim madalyonun biraz daha tatsız yüzüne. En baştaki istatistiklerin bazılarında İsrail’i beklediğiniz yerden daha yukarılarda görmüş, Sırbistan’ın kalitesini olduğundan daha abartılmış bulmuş olabilirsiniz. Aslında bunun basit bir açıklaması var. Bu iki takım, ev sahiplerinden Güney Kıbrıs’la maç yapan yegane iki takım oldular. 9 Ağustos’ta İsrail’e 109-69 yenilen Güney Kıbrıs, bir sonraki gün Bogdanovic ve Jokic’siz Sırbistan’a 122-55 mağlup oldu. Haliyle ortalama 53,5 sayı fark yedikleri bu iki maçtan sonra daha fazla hazırlık maçı yapmaya lüzum görmediler. Benzer bir sonucu Belçika da Finlandiya karşısında aldı, 105-62’lik bir hezimet.

Güney Kıbrıs’ın bu turnuvanın en enteresan ekibi olacağına dair imareler yeni başlamadı aslında. Akdeniz ekibinin son maçlarına bakacak olursanız, aldıkları son galibiyeti bulmak için bir süre aramaya devam etmeniz gerekecek. 30 Haziran 2022’de, EuroBasket ön elemeleri ilk turunda İsviçre’ye karşı aldıkları 71-63’lük galibiyetten beri Güney Kıbrıs’ın yüzü parkede gülmemiş. FIBA’nın garip kuralları gereği ev sahibi oldukları için turnuvaya katılımları garanti olsa da ön eleme oynayan Akdeniz ekibinin bu süreçte aldığı tek galibiyet de bu olmuş. Ön eleme ilk turunda 1 galibiyet, 5 mağlubiyetle grubunu sonuncu bitiren Güney Kıbrıs, diğer grup sonuncuları gibi bir sonraki play-off turuna kalmış. Bu turda ise 6 maçta 6 mağlubiyetle grup sonuncusu olduktan sonra üçüncü tur play-offlara alınmamış, doğrudan son ön eleme turu grubuna yollanmış. Fransa, Bosna Hersek ve Hırvatistan’dan oluşan zor bir gruba düşen Güney Kıbrıs, bu grupta da 6’da 0 çekerek üstün bir başarıyla(!) turnuvaya adını yazdırmayı başarmış. Son 15 maçında galibiyet yüzü göremeyen ekibin son İsviçre galibiyetinden önce 2021’de Arnavutluk’a karşı bir galibiyeti daha var. Sondan üçüncü galibiyetlerini bulmak isterseniz takvimin yapraklarını 2018’e kadar çevirmeniz gerekiyor. 

Neyse ki Güney Kıbrıs, hazırlık döneminde galibiyet alamayan tek takım değil. Onlara komşumuz Gürcistan (3 maç) ve İsveç (4 maç) eşlik ediyor. İçinizden “keşke bu takımlardan biriyle aynı grupta olsaydık” diyor olabilirsiniz ama Gürcistan’la son karşılaşmamızda, 2022 EuroBasket’te olaylı geçen bir maçı uzatmalarda 88-83 kaybettiğimizi hatırlatmak isterim. İzlanda (4 maç), Büyük Britanya, Belçika, Çekya (5 maç), Slovenya ve İspanya (6 maç) ise hazırlık döneminden birer galibiyetle ayrılan takımlar.

Tüm bunları okuyup, “Güney Kıbrıs burada olmayı hak etmemiş kardeşim” dediğinizi duyar gibiyim. Ne var ki turnuvaya ev sahipliği yapacak dört takımdan yalnızca biri ön eleme turlarında turnuvaya katılma hakkı elde edecek sonuçlar almayı başarabildi. Belki bu takımlar zaten turnuvaya katılacağını bildikleri için eleme maçlarını çok ciddiye almamış olabilirler ama yine de performanslarına bakmak ilgimi çekiyor. Letonya, ön eleme grubunda İspanya’nın olduğu bir grupta 6/6 yaparak lider olmayı başarmış ve bileğinin hakkıyla turnuvaya adını yazdırmış. Diğer ev sahiplerinden Polonya ise altı maçın birini kazanarak grubunda Kuzey Makedonya’nın arkasında sonuncu olmuş. Finlandiya ise iki galibiyetle üçüncü olsa da en iyi üçüncüler klasmanında Türkiye, İsveç, Çekya ve Portekiz’in hemen arkasında kalarak teknik olarak turnuvaya katılım hakkı kazanamamış.

Kendilerini pek yermiş olsak da Güney Kıbrıs, turnuvada ilk kez boy gösterme heyecanı yaşayan tek takım. İzlanda, bu sahnede görmeye çok alışık olduğumuz bir sanatçı olmasa da en son 2015 ve 2017 EuroBasket turnuvalarında yer almış ve iki turnuvada oynadıkları on maçın tamamını kaybetmiş. İsveç ise 2013’ten beri turnuvayı evinden takip ediyormuş. Portekiz’in son EuroBasket tecrübesi ise 2011 yılındaymış.

Biraz daha “winner” takımlara geri dönecek olursak, Sırbistan bu turnuvaya çok etkileyici bir seriyle geliyor. Sırplar, Avrupalı takımlara karşı oynadıkları son 16 maçta mağlubiyet yüzü görmediler. En son 2023 FIBA Dünya Kupası finalinde Almanya’ya yenildiklerinden beri yalnızca Avustralya ve ABD (3 kez) karşısında yenilgiyi tattılar. Sadece Avrupalı ekiplerle oynayacakları bir turnuva öncesinde sahip olmak için iyi bir seri.

Gelelim bizimkilere. Açıkçası, milli takımımız çok dikkat çeken bir hazırlık dönemi geçirmedi, Litvanya ve Almanya mağlubiyetlerinden sonra Çekya, Litvanya ve Karadağ’ı mağlup ederek üç maçlık bir galibiyet serisiyle geliyoruz turnuvaya. Bu süreçte bizi en heyecanlandıran, güzide All-Star’ımız Alperen Şengün’ün performansı oldu. 23 yaşındaki yıldızımız ilk Litvanya maçında yalnızca 7 dakika oynadıktan sonra Almanya maçında 25 sayı kaydetti. Çekya karşısında önlem amaçlı dinlendirilen Alpi, döndükten sonra Litvanya savunmasına 25, Karadağ savunmasına 26 sayılık hesaplar çıkardı. Pota altında sert oyuncular barındıran takımlara karşı Alperen’in bu performansları, hele de kadromuzun geri kalanının fiziksellik açısından biraz yetersiz olduğu düşünüldüğünde çok önemliydi.

Milli takımımızın hazırlık dönemi sayılarına bakacak olursak, bu süreçteki 80 sayılık ortalamamız bizi 24 takım içinden 13. sıraya koyuyor. Öte yandan ortalama 79 sayı yiyen savunmamız ise 9. sırada, yani ortalamaya göre biraz daha iyiydi. İlk hazırlık maçımızdaki 91-70’lik Litvanya mağlubiyeti, bu iki istatistiği de bizim için olumsuz yönden ciddi şekilde etkiledi. Öte yandan, hazırlık maçlarındaki rakiplerimizin hafife alınmayacak takımlar (Almanya, Çekya, Karadağ ve iki kez Litvanya) olduğu düşünüldüğünde, EuroBasket 2025 için favorilerden olmasak da turnuvaya belli bir iddia ve formla girdiğimiz de aşikar.

Bu biraz ondan, biraz bundan; açık büfe misali dosyayı kapatmadan önce son olarak yürekleri hem biraz burkacak, hem de biraz ısıtacak bir habere de yer vermek isterim. İtalya’nın guard’ı Marco Spissu, bu turnuvada arkadaşı Achille Polonara’ya destek amacıyla 33 numaralı formayı terletecek. 2021-22 sezonunda Fenerbahçe Beko forması giyen Polonara’ya haziran ayında lösemi teşhisi konmuştu. Buna rağmen sahaya dönmesi beklenen milli oyuncu, geçtiğimiz günlerde Dinamo Sassari’yle “sağlığı, parkeye dönmeye el verdiği zaman” basketbola döneceği bir sözleşme imzaladı.

Şimdiden geçmiş olsun Achille. İtalya maçlarını senin için ayrı bir ilgiyle takip edeceğiz. Artık her şey hazır. Basketbolseverler, vakit; koltuk başına geçme vaktidir. Ailemize, arkadaşlarımıza ve güneş ışığına iki haftalığına veda edelim ve yıllarca konuşacağımız bu yolculuğun ilk adımını atalım. Tünelin diğer ucunda görüşmek dileğiyle.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir