Fas’ta gerçekleşen protestolar, ülkenin ev sahiplerinden biri olduğu 2030 FIFA Erkekler Dünya Kupası’nı da hedef alıyor.
Fas’ın erkek futbol milli takımı 2022 FIFA Dünya Kupası’nda yarı final oynadığında bütün Üçüncü Dünya’nın gönlünü kazanmıştı. ‘Atlas Aslanları’ lakaplı takım turları bir bir geçerken tribünlerin, Fransızca ve Arapça’nın Fas’a özgü derice vernakülerinde attıkları “Bougez! Bougez! li ma bougash, mashi Maghribi! (Zıpla! Zıpla! Zıplamazsan Faslı değilsin!)” sloganına eşlik edenlerin sayısı da artıyordu.
Aradan üç yıldan az süre geçmişken futbol, özel olarak da erkekler FIFA Dünya Kupası, Fas’ta coşkunun değil protestoların kaynağı haline gelmiş durumda. Eylül ayı sonunda sosyal medyada örgütlenen gençlerin başlattığı ve geniş kitlelere yayılan yolsuzluk karşıtı gösteriler, her akşam binlerce kişiyi ülkenin farklı kentlerinde bir araya getiriyor. Polisin sert bir şekilde karşılık verdiği ve bu yazının yazıldığı hafta sonu itibarıyla üç kişinin hayatını kaybettiği protestoların taleplerinin başında, kamu hizmetlerinin yaygınlaşması ve daha iyi hâle getirilmesi geliyor.
Protestoları örgütleyen gruplardan en görünür olanı, ‘Gen Z 212’ ismini taşıyor. Fas’ın uluslararası telefon kodu olan 212’yi benimseyen grubun ismi, Batı medyasının – yakın zamanda Nepal örneğinde de gördüğümüz üzere – bunun bir ‘Z kuşağı isyanı’ olduğu yönündeki indirgemeciliğine sebep olsa da taşıyıcılığını yaptıkları hoşnutsuzluklar toplumun geniş kesimlerince çok uzun süredir dile getirilen konular. Bunlar artık kaçınılmaz olarak ülkenin İspanya ve Portekiz’le birlikte 2030’da ev sahipliği yapacağı erkekler FIFA Dünya Kupası harcamalarını da kapsıyor.
Fas’ta Futbol ve Protesto

Fas, futbol ve protestonun iç içe geçmesine yabancı bir yer değil. 2011’de bütün Arap dünyasına ve Kuzey Afrika’ya yayılan protestoların Fas’taki merkezleri, siyasi partilerin güçsüzlüğü ve meydanların zor kullanılarak dağıtılmasının da etkisiyle, stadyumlar olmuştu. Özellikle Kazablanka takımlarının taraftarları arasında politik sloganlar sıklıkla yankılanıyor, kraliyete daha yakın Raja takımının taraftarları dahi yolsuzluk karşıtı protestolarda bulunuyordu.
Meşruti monarşiyle yönetilen ülkedeki protestoların ardından Kral 6. Muhammed bir dizi anayasa değişikliğini referandumla kamuoyu önüne getirmek zorunda kalmış, her ne kadar göstericilerin büyük kısmı bunların yetersiz ve kozmetik değişiklikler olduğu gerekçesiyle referandumu boykot etse de teklif kabul edilip yasalaşmıştı.
Bunun futbol taraftarlarının dillendirdiği itirazları yatıştırdığını söylemekse güç. Raja’nın ultra grubunun meşhur şarkısı Fbladi Dalmouni (Ülkemde Adaletsizlikten Çok Çektim) yolsuzluk karşıtı protestoların gayriresmî marşı haline gelmiş durumda. 2022’deki Dünya Kupası’nın yarattığı bütün heyecana rağmen tribünlerde Fas bayrağı dahi çok fazla dalgalanmıyor, milli marş ise sık sık yuhalanıyor. Taraftarların “rejimin kendilerini vatanseverliğe zorladığını hissettiklerini” söyleyerek gerekçelendirdiği bu davranışın yanında stadyumlarda en fazla dalgalanan bayraklar dilleri ancak 2011’de resmi dil olarak kabul edilen Amazighlerin bayrağı ile Filistin bayrağı. Filistin bayrağı, devam eden soykırıma tepki olarak açılmasının yanı sıra 2020 sonunda İsrail ile bir normalleşme anlaşması imzalayan hükümete tepki boyutu da taşıyor.
Kamu Hizmetlerine Karşı Stadyumlar

Fas’taki son protestolar, Eylül ortasında Fas’ın en büyük kentlerinden Agadir’deki bir hastanenin doğumhanesinde sekiz kadının ölmesi üzerine başladı. 2023 verilerine göre her 10.000 kişiye yaklaşık sekiz doktorun düştüğü ülkede sağlık hizmetlerinin yetersizliği gösterilerin başlıca gündem konusuydu. Herkes için ücretsiz ve eşit eğitim, eşitlikçi konut politikaları, daha iyi bir toplu ulaşım hizmeti ve temel ihtiyaç ürünleri için bütçe desteğinin artması gibi talepleri olan gösterilerde en çok duyulan sloganlardan birinin, “Daha çok hastaneye ihtiyacımız var, stadyumlara değil!” olması da bu yüzden.
Gerçekten de erkekler 2030 FIFA Dünya Kupası ev sahipliğinin en maliyetli olduğu ülke Fas. Turnuvanın 100. yılı onuruna Arjantin, Paraguay ve 1930 turnuvasının ev sahibi Uruguay’da da birer maç oynanacak ancak ana ev sahipleri İspanya, Portekiz ve Fas olacak. Üç kıta ve altı ülkeye yayılan kıta coğrafyasında Portekiz’in üç şehirle ev sahipliğine katıldığını düşündüğümüzde, aslan payının Cebelitarık’ın iki tarafındaki ülkeler İspanya ve Fas’ta olacağı görülüyor.
Eski versiyonlarının yerinde yeniden inşa edilen Zaragoza’daki La Romareda’yı ve Paraguay’ın başkenti Asuncion’daki Osvaldo Domínguez Dibb Stadyumu’nu saymazsak, Dünya Kupası için yeni stadyum inşa eden tek ülke Fas. Altı kentte maçlara ev sahipliği yapacak olan Kuzey Afrika ülkesi, başkent Rabat’ta Eylül başında açılan 69.000 kişi kapasiteli Prens Moulay Abdullah Stadyumu’nun yanı sıra, Kazablanka’da tamamlandığında dünyanın en büyük futbol stadyumu olacak olan 115.000 kişilik Hassan II Stadyumu’nu da inşa ediyor.
Bu mega stadyumun mimari ortaklarından biri de Populous şirketi. Populous, 1996’dan beri bütün Yaz Olimpiyat Oyunları’nda rol alan küresel bir mimarlık ofisi ve stadyum mimarisinin dünya çapında en meşhur aktörlerinden. Katar’ın erkekler 2022 Dünya Kupası için inşa ettiği en büyük stadyum olan Lusail Stadyumu’nun da mimarlarından olan şirket, inşaatlarda çalışan göçmen işçilerin iş cinayetlerinde ölmesinden de sorumlu tutulmuştu.
Bütün bunlar, sermayenin büyük organizasyonların düzenlendiği yerlerde insanların yaşam ve çalışma koşullarıyla ilgilenmediğini ve yalnızca kâr elde etmeye odaklandığının bir başka kanıtı. Fas’taki Dünya Kupası’nın hastane ve eşit eğitim bekleyen insanların hilafına düzenlenecek olması da bunu ortaya koyuyor.
Dünya Kupası’nın Maliyeti
Fas daha önce altı kez erkekler FIFA Dünya Kupası’nı düzenlemeye aday oldu, bu fırsatı da en son İspanya ve Portekiz’in ortak 2030 adaylığına katılarak elde etti. Ancak Dünya Kupası bağlantılı harcamalar beş milyar dolara ulaşmış durumda. Bu; Olimpiyat Oyunları, Dünya Kupası gibi büyük etkinlikleri düzenleyen birçok ülkenin paylaştığı bir kader. FIFA, IOC, sponsorlar ve organizasyonları düzenlemeye gönüllü olan hükümetler parti başlayınca tepkilerin sönümleneceğine güvense de sorunların giderek derinleştiği bir ortamda bu pek mümkün olmayabilir.
Kamu hizmetlerinin özelleştirilmesinin en önemli itici güçlerinden biri olan büyük spor organizasyonlarının neden olduğu sorunlar birçok ülkenin gündeminde. Okullar ve hastaneler ihtiyaç duydukları kaynaklardan mahrum bırakılırken yüksek teknolojili alışveriş merkezlerine benzeyen mega stadyumların inşaatına devasa bütçeler ayrılıyor. Bütün bunlar da bu organizasyonların etkilerini daha çok tartışmayı ve bunlara dönük tepkilerin nasıl örgütlenebileceği üzerine daha fazla düşünmeyi gerektiriyor.

Bir yanıt yazın