,

Bir Dünya, İki Şampiyon

4 Kasım, Garry Kasparov’un Dünya Şampiyonluğunu on beş yıl aradan sonra kaybetmesinin yıl dönümü. Ancak Kasparov’un kazandığı şampiyonlukla kaybettiği şampiyonluk birbirinin aynısı değildi. Satranç dünyası, on üç yıl boyunca ortadan ikiye bölünmüştü.

4 Kasım 2000’de Garry Kasparov, on beş yıl aradan sonra dünya satranç şampiyonluğu tahtını kaptırdı. Daha doğrusu, tahtların birini kaptırdı. Resmi olarak şampiyon kendisi değildi ama birçoklarına göre aslında şampiyon olması gereken de yine kendisiydi. O günlerde satranç dünyasında her şey çok kafa karıştırıcıydı. Olan biteni tam olarak kavrayabilmek için sadece o günlere bakmak da yeterli olmuyor. İşin temeli daha da geriye, 1984’e kadar uzanıyor…

Sizi tarihin daha tozlu sayfalarına götürmeden önce konuşmamız gereken bir konu var. Bu hikâyede karşılaşacağımız insanların bazıları, aradan geçen kırk yılda topluma zararlı bireyler olarak öne çıktılar. Özellikle iki ismin daha yakın geçmişte yaptıkları, iyi araştırılmış ayrı birer yazının konusu olmalı. Bu isimlerden birisi an itibariyle soruşturma altında, biri ise suçlarını kendi sosyal medyasında yayınlasa da tahmin edilebilecek güçlerin himayesinde olduğu için hayatına her şey normalmiş gibi devam ediyor. Bu hikayede, hayatta kolay kolay yapmadığım bir şeyi yapacağım ve sanatla sanatçıyı birbirinden ayrı tutacağım. Gelin, beraber bu insanların içlerindeki kötülüğü bilmediğimiz zamanlara dönelim.

1984 yılının ocak ayında Garry Kasparov, 2710 sıralama puanına ulaştı. Bu puan, onu dünya sıralamasında bir numara yapıyordu. Henüz 20 yaşında bu başarıyı elde eden başka kimse olmamıştı; Garry, tarihte bir ilke imza atmıştı. Evet, belki henüz dünya şampiyonu olamamıştı ama doğru yolda ilerliyordu: 1982’de Adaylar Turnuvası’na katılım hakkı kazanmış, 83’te de kazanarak Dünya Satranç Şampiyonası maçına adını yazdırmıştı. Rakibi bilinen bir isimdi: Anatoly Karpov. Karpov, 1975’ten beri dünya şampiyonuydu, 78 ve 81’de de tacını korumuştu. On ikinci dünya şampiyonu, dünyanın en iyi oyuncusu olduğunu defalarca kanıtlamıştı…

Kasparov

Ta ki genç Kasparov meydana çıkıp, ona rakip olana kadar. 1984 Dünya Satranç Şampiyonası işte bu ikili arasında oynanacaktı. Maç, arkaik bir formatta oynanacaktı. Oynanacak oyun sayısı önceden belirlenmemişti, bir oyuncu altı galibiyete ulaşana kadar oynayacaklardı. İki Sovyet büyükusta, 10 Eylül’deki ilk oyunlarında berabere kaldılar. Dokuzuncu oyun sona erdiğinde, son şampiyonun tam 4-0’lık bir üstünlüğü vardı. Herkes maçın hızlıca bitmesini bekliyordu ama sonraki on yedi oyun berabere sonuçlandı. Karpov 27. oyunu kazandı ve skoru 5-0 yaptı. Kasparov ilk zaferini 32. oyunda kazandıysa da beraberlik furyası geri döndü. Maç eylülde başlamıştı, takvimler artık şubatı gösteriyordu. En uzun Dünya Şampiyonası maçı 1927’de oynanmıştı ve 34 oyunda sona ermişti, bu maçta ise 34 sayısı artık dikiz aynasında küçücük kalmıştı. Kasparov 47 ve 48. oyunu kazandıktan sonra tarihte olmamış bir şey yaşandı: Dünya Satranç Federasyonu (FIDE), karşılaşmanın bir galip olmadan bittiğini açıkladı.

Bu kararın ardından FIDE Başkanı Florencio Campomanes hakkında sayısız komplo teorisi türedi. Kimisi KGB ajanı olduğunu, Karpov arka arkaya iki oyun kaybedince ‘Karpov’un onurunu koruması’ talimatını aldığını bile iddia edecekti. FIDE ise “aradan geçen beş ayda oyuncuların sağlıklarının kötüye gittiği” gerekçesiyle maçı iptal ettiğini açıkladı. Haksız sayılmazlardı, Karpov aradan geçen sürede tam on kilo kaybetmişti ve durumu iyi gözükmüyordu. FIDE, birkaç ay içinde yeni bir maç düzenleneceği ve skorun sıfırlanacağını da açıklayınca çarşı pazar karıştı. FIDE kararından vazgeçmedi, ikinci maç eylül ayında başladı ve yalnızca iki ay sürdü. Maçın yirmi dördüncü ve son oyununu kazanan artık 21 yaşındaki Kasparov, on üçüncü dünya şampiyonu olmuştu.

Çiçeği burnunda dünya şampiyonunun FIDE’yle arasındaki bağlar, bu süreçteki şaibeli kararlarla gerilmeye başlamıştı. 1986’da Kasparov, FIDE’ye karşı oyuncuların da söz sahibi olabilmesi için Büyükustalar Sendikası’nı kurdu. Dünya bir numarası, federasyona isyan bayrağını çekmişti. Bununla da yetinmeyip, satranç dünyasının önde gelenlerine agresif bir şekilde lobi çalışması yapmaya başladı. Büyükusta Raymond Keene, yazdığı bir kitapta Kasparov’un kendisine söylediği şu cümleye yer verecekti: “Campomanes gitmek zorunda. Bana soracak olursan, ikimiz arasındaki şey ölümüne bir savaş. Kendisini gönderebilmek için elimden gelen her şeyi yapacağım.”

Kasparov, Karpov’la 1986, 1987 ve 1990’da üç kez daha Dünya Şampiyonası maçında karşılaştı ve üçünde de ünvanını korumayı başardı. 1993’te ise nihayet Dünya Şampiyonası maçına farklı bir isim katıldı: İngiliz Nigel Short. Kasparov, Short ve FIDE arasında bir maç için müzakereler başladı, ancak FIDE oyunculara beklediklerinden çok daha düşük paralar öneriyordu. Üstüne, maçın yapılacağı yeri de oyunculara danışmadan belirlemeye karar vermişti. Bu, Kasparov için bardağı taşıran son damlaydı. Short da durumdan rahatsız olup kendisine katılınca, Kasparov kendisine bir işbirlikçi buldu. Dünya Şampiyonu ve şampiyona maçındaki rakibi, maçı FIDE çatısı altında oynamayacaklarını açıkladılar.

İkili, Profesyonel Satranç Federasyonu (PCA) adında yeni bir oluşum kurdular ve Dünya Şampiyonası’nı bu yeni federasyon altında düzenlediler. Kasparov, Short’a karşı zorlanmadı ve şampiyonluğunu tekrar korudu ama FIDE de olan bitene seyirci kalmadı. Garry Kasparov’un artık FIDE Dünya Şampiyonu olmadığını, yeni şampiyonun Short’un Adaylar Turnuvası’nda elediği son iki isim arasında oynanacak bir maçla belirleneceğini açıkladı. Jan Timman’ı yenen Anatoly Karpov, FIDE Dünya Şampiyonu oldu. Artık dünyanın iki Dünya Satranç Şampiyonu vardı.

FIDE daha da ileri gitti ve Kasparov ve Short’u ‘kovduğunu’ açıkladı. İki ismi sıralama listelerinden de çıkardı. Satranç dünyası ikiye bölünmüştü. FIDE, daha oturaklı olan taraftı ve daha çok oyuncuya sahipti; PCA ise dünyanın en iyi oyuncularını barındırıyordu. İki federasyon, iki ayrı dünya şampiyonu belirlemeye devam etti ancak PCA’in ömrü çok uzun olmadı. 1995’te Kasparov’un kazandığı bir maç daha düzenledi ama ana sponsorluklarını kaybedince battı. Onun yerini alan WCA (Dünya Satranç Federasyonu) bir Adaylar Maçı organize edebilse de, maçı kazanan Shirov ile Kasparov arasında bir maç organize edemeden o da battı. 2000 Dünya Satranç Şampiyonası maçını, BrainGames adlı (kısa süre sonra batacak) bir şirket düzenledi. Dünya şampiyonu olduktan on beş yıl sonra Kasparov’un kaybettiği Dünya Satranç Şampiyonluğu, işte bu şampiyonluktu. Vladimir Kramnik tahtını elinden almıştı ve 2004’te de yerini koruyacaktı.

Bu esnada FIDE de kendi şampiyonalarını düzenlemeye devam ediyordu. Karpov, şampiyonanın formatının değiştiği 1999’da yerini Khalifman’a kaptırdı. Akabinde Anand, Ponomariov, Kasimdzhanov ve Topalov da FIDE tacını başlarına taktılar. Tüm bunlar olurken birkaç yıldır sesi çıkmayan bir isim vardı: dünya bir numarası Garry Kasparov.

Kasparov, 2000’de kaybettiği şampiyonluğunu geri almak istiyordu. Karpov’un 1986’da kendisine karşı kullandığı bir hakkı kullanmayı talep etmişti: Eskiden şampiyonluğu kaybeden eski şampiyonun bir rövanş maçı hakkı olurdu. Ne var ki, artık işler değişmişti. Bu kural FIDE tarafından uygulanmıştı ama Kasparov artık bir FIDE oyuncusu değildi. Dahası, onun açtığı isyan bayrağını da artık Kramnik taşıyordu. Kasparov, hâlâ dünyanın en iyi oyuncusu olarak görülse de kendi krallığında taçsız kalmıştı. Haliyle, FIDE-Kasparov kavgası yüzünden ikiye bölünen Dünya Şampiyonluğu’nun ayrı kalması için pek bir neden kalmamıştı. 2002’de önde gelen büyükustalar, FIDE, Kramnik ve Kasparov bir araya geldi ve bir anlaşmaya varıldı. Prag Anlaşması gereğince Kramnik, yakında yapılacak bir turnuvanın galibiyle; Kasparov ise o anki FIDE şampiyonu Kasimdzhanov’la karşılaşacaktı. Bu iki maçın galibi ise son bir final maçı yapacak, kazanan kesinkes Dünya Şampiyonu olarak belirlenecek ve iki başlılık ortadan kalkacaktı.

Ancak FIDE, bir kez daha anlaşmayı bozan taraf oldu. 2005 yılına gelindiğinde, FIDE hâlâ düzenlemesi gereken maçlar için yeterli sponsor bulamamıştı ve oldum olası para sevgisiyle bilinen bir kurumda şimdi kendi kasasını oyunculara açacak göz yoktu. Kramnik kendi kümesinde ötmeye devam etti, FIDE de yine kendi içinde bir şampiyona düzenlemeye koyuldu. Kasparov’un canı çok sıkılmıştı. 2000’deki mağlubiyetinden sonra ne kendi tarafına ne de FIDE’ye söz geçirebilmişti. Talep ettiği rövanş maçını alamamıştı, FIDE ile masaya otursa da bu ancak güvenini bir kez daha kırmaya yaramıştı. Ne Garry’yi dinleyen ne de kendi kendisini iyi yönetebilen iki gruptan artık gına gelmişti. Bazılarına göre tarihin en iyi satranç oyuncusu olan Garry Kasparov, 10 Mart 2005’te satrançtan emekliliğini açıkladı. 

Kasparov aradan çekildikten kısa bir süre sonra Kramnik ve FIDE ikili müzakerelere başladılar. FIDE, Kramnik’i bir sonraki Dünya Şampiyonası’na davet etti ancak halihazırda dünya şampiyonu olan Kramnik bu teklifi küçük düşürücü buldu ve FIDE şampiyonasının sonunda kazananla oynayabileceğini söyledi. FIDE bu resti kabul edip işin ucuna beş yüz bin dolar da ekleyince, taraflar on üç yıl sonra ilk kez el sıkıştı. 1993’te ikiye bölünen satranç dünyası, 2006 Dünya Satranç Şampiyonası maçıyla tekrar birleşti. Bunun için feda etmemiz gereken tek şey, tarihin en iyi oyuncularından birinin kariyeri oldu.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir