Abebe Bikila’nın tarihi zaferlerinin gölgesinde kalan Wami Biratu, olimpiyat kürsüsüne çıkamasa da Etiyopya atletizmine katkıda bulunan önemli isimlerden biri oldu. Uluslararası madalyalara ve şampiyonluklara sahip olmayan bir atlet arkasında bir miras bırakabilir mi?
Etiyopya’nın dünyaya armağan ettiği en büyük atletlerden biri Abebe Bikila. 1960 Roma’da çıplak ayakla, 1964 Tokyo’da dünya rekoruyla kazandığı altın madalyalar; yalnızca ülkesini değil bütün Afrika’yı gururlandırdı. Ancak bu hikâyenin gölgesinde kalmış, uluslararası alanda çok az kişinin bildiği bir başka isim daha var: Wami Biratu.
Wami Biratu, Etiyopya’nın Sululta bölgesinde doğdu. Çocukluğu hayvanların peşinden koşarak geçti. Daha sonra orduya katıldı ve buradaki antrenmanlarla koşu disiplinini geliştirdi. İmparator Haile Selassie’nin ülkeyi olimpiyatlara hazırlama isteği sayesinde Addis Ababa’da düzenlenen yarışlarla spora ilk adımlarını attı. Atletizm kariyerinde toplamda 30 altın, 40 gümüş ve 10 bronz madalya kazandı. Fakat bu başarılar daha çok yerel ve bölgesel yarışlarda kaldı; uluslararası arenaya çıkma fırsatı yakalayamadı.
1940’ların ortasında Etiyopya’da beden eğitiminin sistemli bir hale gelmesi için Milli Eğitim Bakanlığı Ulusal Beden Eğitimi Programı başlatıldı ve Kahire’de eğitim görmüş Mısırlı eğitmen Michel Wassef ülkeye davet edildi. Onun çabalarıyla okullarda spor yaygınlaştı, izcilik hareketi yeniden canlandı ve YMCA kuruldu. 1950’de programın yerini alan Beden Eğitimi ve İzcilik Dairesi’nin başına, İsveç askeri misyonuyla ülkeye gelmiş olan Onni Niskanen geçti. Niskanen müfredatı geliştirdi, Etiyopyalı beden eğitimi öğretmenleri yetiştirdi ve spor kültürünün yaygınlaşmasına öncülük etti. İlkokullar için hazırlanan program oyunlardan başlayıp jimnastik, atletizm ve top oyunlarına ilerleyen bir sistem önerse de donanım eksikliği, yabancı dilde materyaller ve toplumda sporun ceza olarak algılanması öğretmenleri dersleri kendi imkânlarıyla uyarlamaya zorladı. 1950’lerin sonunda yerli beden eğitimi öğretmenleri yetişmeye başlasa da müfredat hâlâ dışa bağımlı kaldı. Buna rağmen bu kurumsallaşma süreci, askeri birliklerden çıkan Wami Biratu, Abebe Bikila ve Mamo Wolde gibi isimlerin uluslararası arenaya uzanmasını sağlayan zemini hazırladı.

Niskanen’in gözetiminde Biratu ile Bikila aynı antrenman grubunda buluştu. İkili sabahın erken saatlerinde dağ yollarında ve orman patikalarında beraber koşuyor, zaman zaman da antrenmanları Biratu önde bitiriyordu. 1960 Roma Olimpiyatları’na gidilecek kadro belirlendiğinde listede Biratu’nun ismi yer aldı. Ancak yarışa sekiz gün kala Biratu aniden hastalandı. Kimi kaynaklar bel fıtığı, kimileri ağır bir enfeksiyon, hatta uzun yürüyüşlerin yol açtığı bir rahatsızlık olduğunu anlattı. Yerine son anda Bikila eklendi.
Ve tarihin akışı değişti. Bikila, Roma’nın sokaklarında çıplak ayakla koşarak maratonu kazandı. 2:15:16 ile yeni bir dünya rekoru kırdı ve hem Etiyopya’nın hem de Afrika’nın ilk olimpiyat altınını aldı. O an dünya Bikila’yı tanıdı, Biratu ise bu tarihi anı evinde, hasta yatağında radyodan takip etti. Yıllar sonra Bikila’ya zaferi sorulduğunda, sözleri dostuna gönderme taşıyordu: “Şampiyon ben değilim, şampiyon hasta ve evde kaldı.”
1961 Osaka Maratonu, iki arkadaşın yan yana koştuğu unutulmaz yarışlardan biriydi. Neredeyse 40 kilometre boyunca beraber ilerlediler. Bikila ayakkabılıydı, Biratu ise çıplak ayakla. Sıcak asfaltın acısıyla tempoyu bırakmak zorunda kalan Biratu, dostuna “sen devam et” dedi. Tokyo 1964 kadrosunda da yer almadı ve bir daha olimpiyat sahnesine çıkamadı.
Buna rağmen sonraki kuşak sporcular, Biratu’nun sabah erken saatlerdeki bitmeyen antremanlarından çok şey öğrendi. Addis Ababa çevresindeki Jan Meda, Entoto Dağı ve Kotobe Ormanı gibi bölgelerin antrenman alanı olarak kullanılmasında da öncülerden biri oldu.
Bikila 1973’te 41 yaşında vefat edince yakın arkadaşlarından biri olan Biratu da derinden etkilendi. Bir süre koşmaya ara verse de çalışmalarına antrenör ve yarış organizatörü olarak devam etti.
Wami Biratu’nun doğduğu Oromia, Etiyopya’nın en geniş ve en kalabalık bölgesel eyaleti. Başkenti Addis Ababa, ancak şehir eyalet içinde özel bir statüye sahip. Yaklaşık 35 milyon nüfusuyla ülkenin en büyük topluluğu olan Oromo halkının anayurdu olan Oromia, tarih boyunca siyasi mücadelelerin ve kültürel kimlik tartışmalarının merkezi oldu. Doğuda Somali Bölgesi, kuzeyde Amhara ve Afar, batıda Güney Sudan sınırına kadar uzanan geniş topraklarıyla Etiyopya’nın neredeyse tüm bölgeleriyle komşu. Aynı zamanda yüksek rakımı, doğal kaynakları, dağları ve gölleriyle ülkenin en önemli coğrafi alanlarından biri. Bu özellikleri Oromia’yı yalnızca tarihi bir bölge değil, aynı zamanda atletizmin kalbi haline getiriyor. Maratonun öncü isimlerinden Abebe Bikila’dan başlayarak; Mamo Wolde, Derartu Tulu, Haile Gebrselassie, Kenenisa Bekele ve Dibaba ailesi gibi dünya ve olimpiyat şampiyonları bu topraklardan yetişti. Bugün Wanchi Krater Gölü ve Langano Gölü çevresinde düzenlenen koşular ya da her yıl milyonların katıldığı Great Ethiopian Run, Oromia’nın spor mirasının günümüzde de nasıl yaşadığını gösteriyor.
Biratu yalnızca atlet değil, aynı zamanda Etiyopya’da koşunun toplumsal belleğini taşıyan bir figürdü. 100. yaşını Etiyopya televizyonlarında kutladı. 97 yaşındayken bile Great Ethiopian Run etkinliğinde koşarak yer aldı. Aynı zamanda 12 çocuk babası olan Biratu, yaşına rağmen güçlü görünümüyle dikkat çekiyor. 2023’te evini ziyaret eden Finlandiyalı gazeteci Erkki Vettenniemi sırrını sorduğunda ise 107 yaşındaki Biratu şöyle cevap verdi: “İnancım ve sağıklı beslenmek.”

Biratu’nun yaşamı kaçırılmış fırsatların, ama aynı zamanda vazgeçmeyen bir iradenin hikâyesi. Elinde hiçbir olimpiyat madalyası yok, kırdığı bir dünya rekoru da olmadı. Buna rağmen yüz yılı aşkın ömründe sporla bağını hiç koparmadı, gençlere ilham vermeyi sürdürdü. Onu görenler için artık sadece bir eski atlet değil; hatıralarıyla, öğütleriyle manevi bir değer. Bugün geriye bakınca, Biratu’nun öyküsü sporun yalnızca şampiyonları anlatmadığını gösteriyor. Tarih çoğu zaman kazananların adını öne çıkarır, kürsüye çıkanları alkışlar. Ama geride kalanların da payı var, onların izleri de sessizce hafızalara kazınır.

Bir yanıt yazın